Dev mastering yazı dizisi ikinci kısmı ile devam ediyor. Ben çeviri yapıyorum sadece bilgiler bana ait değildir. Doğrusu ve yanlışı ile çeviri sizlerle.
Kaynak: http://downloads.izotope.com/guides/iZotopeMasteringGuide_MasteringWithOzone.pdf
PRESETS
Biraz preset’ler hakkında konuşmaya başlamak için iyi bir
vakit gibi duruyor. Preset’lerin farklı kullanım çeşitleri vardır. En temel ve
kullanışlı preset uyanmanıza yardım eden ve okun yaydan çıkmasını sağlayan
preset’tir. Eğer mastering yaparken belli başlı sürekli kullandığınız efektler
var ise işlemin başından itibaren kullandığınız ortak efektleri içeren bir
preset ile çalışmanız gerektiği çokta akıl edilemeyecek bir durum değil.
Dahası, eğer belli bir hedefinizi kotarmak,
belli bir efekti uygulama işinin üstesinden başarılı şekilde gelmek için
uygun bir başlangıç noktası istiyorsanız (örneğin, “3db of limiting with a
level matched A/B compare” ya da “ya da yüksek frekans skalası ile daha fazla
parlaklık”) bir preset’in elinizin altında olması gayet uygun ve hoş olacaktır.
Preset’ler kulağınızın eğitimi açısından da yararlı
olacaklardır. -Reklamlar- Örneğin
Ozone’da bolca preset var ve çok çeşitliler. –Reklamlar bitti- Farklı
preset’ler deneyerek farklı araçların farklı kombinasyonlarda nasıl sound
yarattığı konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Unutmayın ki gerçek bir değerlendirme
yapabilmek için; onları kapatıp açtığınızda seviyelerin eş değerde bulunması
gerekir.
Kişisel fikrimi söylemem gerekirse ben preset’leri final
sürecinin başlangıç noktası olarak kullanmak için pek kullanışlı bulmuyorum.
Örneğin “reggae” ya da “RnB Thumb” için bir preset. Bu ilginç bir fikir
olabilir; bir reggae sound’unu hangi etmenler reggae yapar? Fakat gerçeğe
baktığımızda bir preset reggae parçanızın nasıl tınladığını bilemez bu yüzden
reggae parçanızın neye ihtiyaç duyduğunu da bilemez. Belki sizin parçanız çok
baslı ve preset’te bas eklemek üzere tasarlanmış. Muhtemelen elinizdeki reggae
parçanın diğer bir çok reggae parçadan farklı tınlamasını isteyeceksiniz.
-------------------------------------------------------------------
Umarım hangi preset’lerin ne şekilde ne zaman kullanılması
gerektiği hakkında fikir sahibi olmuş ve bunları birbirne bağlarken ne kadar
dikkatli olmanız gerektiğini anlatabilmişizdir.
MASTERING SÜRECİ
İÇİN GENEL TAVSİYELER
Kendinizi elinizdeki araçların ne işe yaradığı, nasıl
kullanıldığı hakkında eğitirken kesinlikle bilmelisiniz ve farkında olmalısınız
ki elinizdeki araçlar sound’u kendi kendilerine oluşturmuyorlar. Onlar sound’a
yardımcı olmak için geliştirildiler, siz sound’un ne istediğine, ne tarz bir
yardıma ihtiyacı olduğuna karar vermelisiniz. Bu söylem çok klişe olabilir
fakat doğrudur.
Bugünlerde sahip olduğumuz bir gerçek var o da DSP araçları
(digital signal processing) bu araçlar çok güçlüler ve bize sound’u milyon tane
şekilde değiştirme imkanı verirler (twist, repair, contort vb.). Şu da bir
gerçektir ki processing’e ne kadar bulaşırsanız orijinal sound’u zedeleme
potansiyeliniz o kadar artar. Bir multi band tool orijinal sound’a bir single
band tool’dan çok daha fazla zarar verecektir. Bir mid-side process problem
yaratacaktır fakat standart stereo processor yaratmayacaktır. DİKKATLİ OLUN!
Karar vermeden önce neyin tam olarak etkili olacağını iyi belirleyin,
hedefinizi iyi tanımlayın. Sonrasında hangi aracın daha yararlı olacağı
konusunda en iyi seçimi yapabilirsiniz.
Mastering Kafası
Düşünce biçimizin aşağıdakine yakın bir biçimde
ilerlemelidir;
1.Adım – Dinle:”hmm, sanırım değiştirmem gereken şeyleri tanımladım”
2.Adım – Değerlendir:”Hangi araç ya da teknik bu değişikliği yapmak için en iyisi?”
3.Adım – Dene, tecrübe et:”Hadi deneyelim”
4.Adım – Gözden geçir:”Tamam, denedim… Ama oldu mu?”
Yaptığınız deney tutsa da adım 1 ya da adım 2 ye dönüp
dönmeyeceğinizi tekrar sorgulayın. Tatmin oluncaya kadar bu işlemi
yapabildiğiniz kadar yapın.
Mastering pratik ipuçları
1. Mix’inizi master’laması için bir başkası ile çalışın. Bir çok proje stüdyosunda aynı kişi hem sanatçı hem producer hem mix hem de master mühendisi. Eğer bir mastering mühendisi ile beraber çalışmanız mümkün değilse en azından bir başkasının sizinle beraber dinlemesini sağlayın. Ayrıca şöyle bir durumda söz konusu olabilir; Birilerini bulun, onlar sizin
mix’lerinize master yapsınlar siz onların mix’lerine master yapın. Neden? Şöyle
ki eğer dinleme ortamınızdan dolayı çok fazla bas ekleme eğilimindeyseniz ya da
top end’in yeterli olmadığını düşünüyorsanız bu tarz eğilimler mastering
aşamasında dengelenecektir. Mix mühendislerinin genel özelliğidir ki kendi
müziklerine çok yakın şekilde işi yaparlar. Diğer dinleyicilerin duymadğı şeylere
odaklanacaksınız ve herkesin duyduğu şeyleri kaçıracaksınız.
2. Mola verin ve molalarda başka CD’ler dinleyin. Diğer seslerin neye benzediğini duyarak kulaklarınızı tazeleyin. Tecrübeli, işin nereye gittiğini bilen profesyoneller dahi mola verirler ve benzer kayıtları dinlerler. Bu sayede süreç boyunca kendilerini yenilenmiş, taze tutarlar.
3. Farklı sistem ve hoparlörlerden dinleyin. Başka farklı parçalarla beraber bir CD’ye yazın ve evdeki stereo ses sisteminizde dinleyin ya da araba ile etrafta dolanın ve arabanızda dinleyin. Bazı spesifik farklılıkları kafanıza takmayın fakat diğer parçaların sound’unun neye benzediğine dair düşünün.
4. Mono olarak nasıl duyulduğunu kontrol edin. Bu çok vurgulu olmayabilir. Bir çok durumda stereo ile mono arasındaki oran önemli bir bilgidir; Radyo yayını, LP, plak ve MP3 oluştururken. Mono dinlediğiniz zaman önemli enstrumanlarda duyum problemleri oluyorsa, kayboluyorlarsa ya da level önemli ölçüde düşüyorsa; yaptığınız iş üzerinde tekrar düşünmenizde yarar var demektir.
5. Monitör 85 dB SPL (C-Weighted) civarında. Ne kadar yüksek? Hoparlörlerinizin sesini sizden bir metre uzaklıktaki biriyle zorlanmadan muhabbet edebileceğiniz seviyeye kadar açın. Bu civarlarda. Düşük seviyede medium volume’leri dinlediğiniz zaman, mid sesleri (kulağın daha hassas olduğu bölge) duymaya daha elverişli olursunuz tiz ve bas sesleri daha az duyarsınız. Bu Fletcher-Munson efekti denen bir şeyle ilgilidir. Der ki; farklı frekansların farklı playback volume’lerinde nasıl farklı duyuldukları ile alakalıdır. Bu nedenle farklı volume’lerde nasıl duyulduğunu zaman zaman test edin.
6. Tamam olduğunuzu, işinizin bittiğini düşününce. Yatağa gidin uyuyun. Ertesi sabah tekrar dinleyin.
3. Farklı sistem ve hoparlörlerden dinleyin. Başka farklı parçalarla beraber bir CD’ye yazın ve evdeki stereo ses sisteminizde dinleyin ya da araba ile etrafta dolanın ve arabanızda dinleyin. Bazı spesifik farklılıkları kafanıza takmayın fakat diğer parçaların sound’unun neye benzediğine dair düşünün.
4. Mono olarak nasıl duyulduğunu kontrol edin. Bu çok vurgulu olmayabilir. Bir çok durumda stereo ile mono arasındaki oran önemli bir bilgidir; Radyo yayını, LP, plak ve MP3 oluştururken. Mono dinlediğiniz zaman önemli enstrumanlarda duyum problemleri oluyorsa, kayboluyorlarsa ya da level önemli ölçüde düşüyorsa; yaptığınız iş üzerinde tekrar düşünmenizde yarar var demektir.
5. Monitör 85 dB SPL (C-Weighted) civarında. Ne kadar yüksek? Hoparlörlerinizin sesini sizden bir metre uzaklıktaki biriyle zorlanmadan muhabbet edebileceğiniz seviyeye kadar açın. Bu civarlarda. Düşük seviyede medium volume’leri dinlediğiniz zaman, mid sesleri (kulağın daha hassas olduğu bölge) duymaya daha elverişli olursunuz tiz ve bas sesleri daha az duyarsınız. Bu Fletcher-Munson efekti denen bir şeyle ilgilidir. Der ki; farklı frekansların farklı playback volume’lerinde nasıl farklı duyuldukları ile alakalıdır. Bu nedenle farklı volume’lerde nasıl duyulduğunu zaman zaman test edin.
6. Tamam olduğunuzu, işinizin bittiğini düşününce. Yatağa gidin uyuyun. Ertesi sabah tekrar dinleyin.